Okul Öncesi Dönemde Dil Gelişimi

Çocuklar 2 yaşlarına kadar herhangi bir zihinsel etkinlik göstermekte zorlanırlar. İlk ayın sonuna kadar olan dönemde bebeklerde emme, tutunma gibi refleks devinimlerin dışında başka bir davranışa rastlanmaz. 1-3 ay arasında bebekler, emme, elini açıp kapama, yorganına dokunma gibi hareketleri hiçbir amaca bağlı olmaksızın yapmaya başlar, zamanla bunları yinelemekten hoşlanır hale gelir.Anadili eğitimi, okul öncesi dönemde, duyu algı eğitiminin en önemli alanını oluşturmaktadır, çünkü anadil, insanı insan yapan temel etkinliktir. Her çocuk bir anadil ortamında doğar. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, çocuk bulunduğu ortamda konuşulan anadilinin temel yapısal özelliklerini 4-5 yaşına kadar kazanır. Anadili, en önemli anlaşma ve iletişim aracıdır. Bütün zihinsel yetenekler, algılama, sonuç çıkarma, bağlantılar kurma, karşılaştırma, genelleme, sınıflama, soyutlama, anlatma, problem çözme ve benzeri yetenekleri oluşturup, geliştirme anadille gerçekleşir.Bir bebeğin gelişme süreci ile tarihsel gelişimi içindeki insanın bugünkü özelliklerini kazanma süreci benzerlik gösterir.
1Dil Gelişimi Süreçleri:

1. Agulama Süreci

2. Tek Sözcük Evresi

3. Telgrafik Konuşma

4. İlk Gramer Süreci

2Agulama Evresi:
Bu dönem doğumdan itibaren 12 ay süresince bebeğin sesleri çıkarma sürecini kapsar. Kendi içinde 3 aşama geçirir: Ağlama Evresi (0-2 ay), Babıldama Evresi (2-5 ay), Çağıldama Evresi (6-12 ay).
3Tek Sözcük Evresi (12-18 ay):
Konuşma açısından kritik bir dönemdir. Bu dönemde çocuğun ilgisi konuşmadan çok çevreyi keşfetmeye yöneliktir. Çocukların, ilk başlarda çıkardıkları tek sözcükler çok anlamlıdır ve bir sözcükle çok şey anlatmaya çalışırlar. Bunun sebebi de çocukların nesnelerin adını bilmemelerinden kaynaklanmaktadır. Çocuklar özel sesleri tek bir sözcükle kullanarak anlamlı üniteler oluşturacak şekilde birleştirirler. Bunlara morgem denir. Morgemlerin büyük bir kısmı günlük konuşmada kullanılan kelimelerdir. Örneğin bir bebek su dediğinde bunun su istiyorum anlamında söylediği annesi tarafından anlaşılır. Kelimeler bir kez kullanılmaya başlandıktan sonra anne ve babalar dil gelişimine yardımcı olabilirler. Öncelikle çocukların kullandığı kelimelerle bağlantılı kelimeleri öğreterek ve karşılıklı konuşma için bir model oluşturarak kelime hazinelerini geliştirebilirler. Örneğin “ Senin adın Ahmet mi?” biraz beklenir ve sanki çocuk cevap vermiş gibi “Demek senin adın Ahmet” denir, yine beklenir vb. böylece çocuğa cevap verebileceği konuşma aralıkları sağlanır.
4Kelimelerin Birleştirilmesi Dönemi( Telgrafik Konuşma, 18-24 ay):
Yaşamın ikinci yılında kelime hazinesi hızla artar. Bazı bebekler birinci yaş günlerinde bir iki kelime, bazıları ise bir düzine bilebilir. 2 yaş civarında çoğu bebek 50 kelime kullanırken bazıları birkaç yüz kelime kullanabilirler. 1.5-2 yaş arası iki kelimeyi peş peşe söyleyerek cümlecikler oluştururlar. 2 yaşından sonra ise, iki kelimeyi birleştirerek basit cümleler kurmaya başlarlar. Sözcüklerin sonuna –yor veya –dı eki getirebilirler, iki üç kelimelik birleşimler yapabilirler.
5İlk Gramer Süreci ( 24-60 ay):
2.5 yaş civarında ise, kelime dağarcıklarındaki kelime sayısı 300’ü bulmuştur ve bu arada gramer yapısı da hızla gelişir, 2.5-4 yaş arasında soru sorma ve konuşma isteği gelişir. Konuşma çok akıcı olmasa da 3-4 ya da daha fazla kelimeyle cümleler kurarlar. Çocuk kelimeleri alışıldık tarzda sıralamaya başladığında grameri kullanmaya başlamıştır. Gramer kuralları kullanılan kelimelerin ve cümlenin bütün anlamını etkiler. Çocuklar bütün çocuklukları boyunca ve ilköğrenimde cümle yapılarında dönüştürmeleri öğrenerek gramerlerini geliştirirler. Cümlede isim, fiil, sıfat ve buna benzer yapıları öğrenirler.
6Dil Gelişimini Etkileyen Faktörler:

Dil gelişimi, çevre ve ailenin sosyoekonomik durumundan büyük ölçüde etkilenmektedir. Bugün tv. bilgisayar gibi kitle iletişim araçları sayesinde çocukların kelime dağarcıkları 15-20 yıl öncekine göre çok daha gelişmiştir. Yapılan araştırmalara göre, cinsiyet faktörünün de konuşmada etkili olduğu saptanmıştır; kız çocukları, erkek çocuklarına göre daha erken konuşmakta ve kelime hazineleri daha zengin olmaktadır.

Okul öncesi dönemdeki çocuk, oyun çocuğudur, bu sebeple, o yaştaki bir çocuğa, herhangi bir şeyi sözcüklerle anlatmaya, kavratmaya çalışmak doğru olmaz. Bu dönemde çocuğa kavratılmak istenen şey, ona oyun içinde gösterilerek, yaptırılarak öğretilmeli, nesnel olarak kazandırılmalıdır.

Oyun, çocuğun bedensel, duygusal, psikomotor, sosyal gelişimini etkiler. Aynı zamanda da mantık ve dil açılarından da çocuğun gelişimine katkıda bulunur. Örneğin çocuk arkadaşlarıyla oynarken farkında olmadan yeni sözcükler kazanır. Öğrendiği bu sözcükleri arkadaşlarıyla paylaşır, onlara bir şeyler anlatır ya da onları dinler, bu yolla da dili kullanma ve konuşma becerisi artar. Sözcük dağarcığı zenginleşir ve nesneleri, oyun sırasında, işlevleriyle birlikte tanır, böylece çocukta dil ve mantık gelişmesi birlikte hızlanır. Oyun yönetimi, nesnelerin ve nesnelere ilişkin işlevlerin kavratılmasında geçerli olduğu gibi, nesnel olmayan değer ölçülerinin kavratılmasında da etkilidir. Oyun, mantık ve dil gelişimini etkiler, çocuğun sözcük dağarcığını genişletir, düzgün cümleler kurma alışkanlığı kazandırır. Ayrıca oyun, rahat konuşma ve düşüncelerini açıklama alışkanlığını pekiştirdiği gibi soru sormayı, yeni bilgiler edinmeyi, bilgileri başkasına aktarma yetisini geliştirir. Nesneleri, araç gereçleri tanımasına yardımcı olur. Adlarını belletir, işlevlerini kavratır, onları kullanmayı öğretir, eski deneyimlerine, bilgilerine yenilerini katar. Oyunla, çocuk nesneler, olaylar arasındaki ayrılıkları ve benzerlikleri kavramaya başlar, buna paralel olarak da düşünme, algılama, kavrama, imgelem, gibi mantık gerektiren soyut yetenekler yönünden gelişme sağlar.

Anne ve babalara, yetişkinlere, çocuğun dil gelişimiyle ilgili büyük görevler düşmektedir. Çocuklar taklitçidir, kendilerinden istenilenleri değil, gördüklerini yaparlar. Bu sebeple, yetişkinler konuşmalarıyla çocuklara iyi örnek olmalıdırlar. Çocuğa serbest konuşma fırsatı verilmeli, düşünme ve anlatma yeteneğini geliştirmesi için zaman tanınmalı, çocuğun söylediği yanlış sözcükler onu azarlayarak veya alaya alarak değil, sözcüğün doğrusunu söyleyerek düzeltilmelidir. Ayrıca çocuğun konuşmaya başladığı dönemlerde, yetişkinler aceleci olmamalı, çocuğu da bu konuda zorlamamalıdır. Çocuğun yaşıtlarıyla iletişim kurması sağlanmalı, sorduğu sorulara açık ve doğru yanıtlar verilmelidir, ancak yetişkinler çocuğu yaşıtlarıyla kıyaslamamalı, çocuk konuşma olgunluğuna erişmeden konuşmanın gerçekleşmeyeceği unutulmamalıdır.